Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici göreviçin Tekirdağ’a gönderilmiştim. Bunu birazda ben istemiştim, şundan dolayı orada üniversiteokuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hembir büyüğü olarak onu denetim edecektim,hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazarakşamı Tekirdağ’a gittim ve anlaşmalıotelimize yerleştim. Daha öncesinden de ordakaldığım için, ısrarla çatı katındaki denizmanzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğuhissetmiyordum, saat de erkendi, bizimÇilem’in talebe evine bir baskın yapayımdedim. Otomobile atladım ve Çilem’in evininönüne geldim.Seslerden anlaşıldığına bakılırsa içeride birhengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avazavaz bağırıyor, bir adam sesi de cevapvermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeyebaşladım. Ve birazdan, ince uzun bir gençhışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kızkoşarak gitti. Ve evdedi hengame de sonaerdi.Otomobilden çıkıp zile bastım. İçeriden ağlamasesi geliyordu. “Kim O?” dedi ağlayan ses.Çilem’in eniştesi olduğumu söylediğimdekapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla’nınağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içimparçalandı. Oysaki 20 gün ilkin bizim yazlığageldiklerinde nekadar neşeliydi. Azca öncekibağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunusordum. Leyla ağlayarak, adam arkadaşınıbir başka kızla kendi yatağında yakaladığını,oysa onu sevdiğini falan söylemiş oldu. Leyla’yıteselli ettim, kendisinin daha oldukca gençolduğundan, yarın birgün o evladı unutupbaşkasını bulabileceğinden bahsettim. Leylahalen adam arkadaşına küfürler savururken,Çilem ve arkadaşları geldi. Doğal olarak onlar damerakla ne işe yaradığını sordular. Leyla konuyubir posta da onlara anlatırken, Çilemboynuma sarıldı ve “Canım eniştem!” diyekoca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben deonu öpmek isterken yüzünü çevirdi vekazayla tam dudağının yanından öptüm. Buküçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusuben birazcık utandım. Çükü Çilem kendiçocuğum gibiydi.Akşam yiyecek yeyip yemediklerini sormuş oldum.Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyleratıştırmışlar. Onlara, “Hadi hep beraberçıkıyoruz!” dedim. Benim arabya atladık hepbirlikte ve otelin restoranına gittik. Izgarabirşeyler söyledik. Kızlara, “Ne içersiniz?”dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğbave ben, pek alkol almadığımızdan, ilkin kolasöyledik, fakat Leyla ve Çilem’e yarenliketmek için hepimiz de bira istedik. Hemmanzaranın hemde deniz havasından olacak,bayağı bir içtik. Hesap firar etti bir tarafımızadiye düşünüyordum. Garson Onur’i kenaraçektim, bir 50 Lira toka edip, hesaba tenzilatyapmasını ve kızların daha acele kelleolması için biralarına votka koymasınısöyledim. Başka